Ada’nın yastığının altında bulduğu tarak, aynada gördüğü gizemli yüz, ilerleyen sayfalar için ipucu olsa da okurun rahatı yine de yerindedir. 

Antik kenti gezenler arasına sızmışken ruhumuz, tıkır tıkır anlatılanın hoşluğunu yaşarken akan suyun yönünü ustaca değiştiriverir yazar.

Ada’nın gizemli bir el tarafından kaçırılmasıyla hikâyedeki herkesin içine karışıp ararız Ada’yı. Olaylar çözülürken fark ederiz, öncesinde yazarın öyküyü ilmek ilmek bağladığını. Elbette hikâyede çıkılan zaman yolculuğuna sürüklenerek. 

Kimi binlerce yıl öncesinde, kimi de o anda yaşarız. Heyecan, korku ve şaşkınlık içinde akışa kapılıp sanki hikâyenin içinde yol alırız. Okurun ruhunu saran, yaratılan atmosferdir artık. Üç boyutlu bir filmin içinde buluveririz kendimizi.

Öncesinde yaşanan birkaç gizemli olayın peşine düşmüş olsak bile böyle bir sonucu beklemeyiz. İşte Sevin Sezgin’in başarılı kurgusuyla bir dünyadan başka bir dünyaya gidip geliriz. İlginç, ilginç olduğu kadar da farklı düşünce disiplinlerine gönderme yapan düğümün içinde var olma mutluluğunu yaşarız. 

Binlerce yıl önceden yola çıkıp bugünle kurulan bağlantının heyecanına konuk ediyorum sizi. 

Hikâyemizi okuyup siz de aramıza katılın.

Açık Kürsü'de yayımlanan içerikler, doğrudan yazarın kendi sorumluluğundadır.

Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun görüşlerini yansıtmayabilir.