Söyleşi: Ah Korona Vah Korona Öyküleri

Vicdan Efe,  25 Ekim 2022
Okuma Süresi: 6 dakika

Covid-19 virüsünün ülkemizde de görüldüğü Mart 2020’de bilinmezlik, şaşkınlık ve  kaygı sardı yaşamımızı. Çocuklar da dâhil hepimiz maskeyle, sık sık el yüz yıkama, sosyal mesafe önlemleriyle tanıştık.

Henüz hayatın başındaydı çocuklar,  olağan akışın ne olduğunu bilemeden korkulu tünelde geçti günleri. Onların duygularını dile getirmek, yalnız olmadıklarını göstermek için Nevzat Süer Sezgin  yirmi yazardan öyküler derledi;  Ah Korona Vah Korona Öyküleri kitabı üzerine konuştuk. 

Sarıgöl’ün Alemşahlı Köyü’nden, Dadağlı Ortaokulu öğrencileri Berna Kahveci, Ela Cerit ve Bilge Ulu, kitabı okumakla kalmadı, düşüncelerini bizlerle paylaştı.

Ah Korona Vah Korona Öyküleri

Yakın Çocuk 

Derleyen: Nevzat Süer Sezgin
Kapak Tasarım: Hasan Karaca

3. Sınıf (8-9 yaş), 4. Sınıf (9-10 yaş), 5. Sınıf (10-11 yaş), 6. Sınıf (11-12 yaş), 7. Sınıf (12-13 yaş) 

Görsele tıklayabilirsiniz.

Berna Kahveci: Kitabı okurken öykülerdeki olaylarla birlikte kendi yaşadıklarımı anımsadım. Genel olarak çok beğendim. Karşılaştırma yaptım, köyde biz dışarı çıkabiliyorduk, şehirdeki çocukların yaşamının zorluğunu gördüm. Hayvanlarla ilgili öyküler vardı. Onlar da dışarı çıkamıyordu. Köydeki hayvanlarla kıyasladım. Benzer öykülerde heyecanlanıp farklı yaşamları okuduğumda yeni şeyler öğrendim. Koronada birden bire hayat değişti. 

Ela Cerit: Kitabı okuduğumda, ailemin karantinada olduğu günleri anımsadım.  Evin içinde kendi odamdan başka yere çıkamadığım zamanlar olmuştu.  Zor bir dönemdi. Doğa dinlendi, balıklar, denizler temizlendi. Bizim için sıkıntı olsa da dünya dinlendi.

Bir öyküde; evlerinin arkasındaki parka şerit çekilmişti, çocuk babasına bunu anlatıyordu. Büyükler için basit gelebilir ama biz çocuklar çok etkilendik. Diken üzerindeydik, kötü bir süreçti. Çocukları daha çok sarstı. Her gün gittikleri okullarına gidemediler.

Bilge Ulu: Bir çocuk virüs nedeniyle okuldan uzaklaşınca okulun kıymetini anlamıştı bir öyküde. Bizi anlatıyordu. Bütün çocukların aynı duyguları hissettiğini bilmek bizi rahatlattı. Ayrıca, köpeğin hikâyesini anlatan öyküyü sevmiştim. Okullar açıkken gelen geçen çocuk başını okşarken sokaktan kimse geçmez oldu. Kendini yalnız hissetti. Hayvanlar bile bu virüsün farkına varıyordu. Yaklaşan iki insanın arasına girerek birbirlerine virüs bulaşmasını engellemeye çalışıyordu.  Ali’nin annesi bir mektup getirip vermişti. Adını MUTLU olarak değiştirmişti. 

Berna Kahveci: Çizgi roman şeklindeki öykü de ilginçti. Macera ve korku filmi izlemiş gibi olduk. Bir de etkilendiğim öykü; bir kız korona oluyor, üzerinde testler yapıyorlardı. Bu durumun ne olduğunu fark etmemişti. Karantinaya alınmıştı. Dışarı çıkmak istiyordu, gökyüzünü görmek istediğini söylemişti. 

Ela Cerit: Kucaklaşmayı, sarılmayı özlemiştik. Şu an Ah Korona Vah Korona kitabındaki öyküleri okurken eve kapandığımız günleri yeniden anımsadım. Şu anki durumda okul, ödevler ve ailemize yardım etmek… Her şeyden mutlu oluyoruz.

Berna Kahveci: Ailelerin zorunluluktan aynı çatı altında olması, aynı yerde yaşamaları  çatışmalara ve boşanmalara sebep oldu. Kitapta, gerçekte tüm yaşananları öğrenmiş olduk.

Bilge Ulu: Bir hikâyede çocuğun babası karantinaya alınmıştı. Sevdikleri yakınında olduğu halde uzaktı, uzak kalmak zorundaydı. Empati duygumun bu kitapla geliştiğini hissettim. Benim annem çok titizdir. Oldukça zorlu geçti günler. Stresten ailesiyle tartışma yaşanan bir hikâyede, başka ailelerde de neler yaşandığına tanık oldum. Yalnız olmadığımı fark ettim. Başka bir öyküdeyse bir çocuk karantina sürecini eğlence yoluyla savmaya çalışıyordu. Su tabancasıyla anneannesinin güllerinin üzerine sabunlu su sıkıyor, babaannesine virüs bulaşmasın diye. 

Ela Cerit: Toprak böcekli diye toprağı elleyemeyen kişilerin toprağın değerini anlaması da güzel hikâyelerden biri. Gerçekte yaşananları, bizim fark edemediklerimizi de kitapta okudum. Dezenfektan, maske, sabun… Eğlenceli öyküler de vardı. Çok sevdim. Doktor bir aileyi anlatan öykü de çok güzeldi. Gerçeklerle yüzleştim. Doktor olmak istiyordum, ilk zamanlar doktorların kıyafetleri, durmadan çalışmalarından da etkilenmiştim. Hastane ortamı ürperticiydi. Hayalimdeki mesleği değiştirdim.

Bilge Ulu: Ben de cerrah olmak istiyordum. Vazgeçtim. Bu korona süresince doktorların sürekli çalışmaları, ailelerine zaman ayıramaması nedeniyle…  Bu olay da kitapta güzel anlatılmış. Hukukçu olmaya karar verdim.

Ela Cerit: Ben zaten hiç sağlıkçı olmak istememiştim. Hep avukat ya da hâkim olmayı düşündüm.

Bilge Ulu: Suçlular salınıveriyor, koronada eve kapandığımızda daha çok haber dinledik. Bu suçlular nasıl salınıveriyor, ona tanık olmak için yargıç olmayı düşündüm. Adalet için…

Berna Kahveci: Evet, korona nedeniyle cezaevlerinden dışarı çıkanlar oldu. 

Vicdan Efe: Peki, sizin bu süreçte yaşadığınız ilginç bir olay var mı?

Ela Cerit: Ben ineklere gitar konseri verdim. Onlar da, “Möö” diyerek karşılık verdi. Annem, “Kızım sen delirdin mi?” dedi. 

Berna Kahveci: Benim bilgisayarım yoktu, acilen gerekli olunca ikinci el almak zorunda kaldık. Hem maddi olarak hem de köyden çıkamadığımız için. Sık sık donuyordu ekranı. Hiçbir şey anlamıyordum dersten. Kitapta çocuğuna bilgisayar alan aileyi okuyunca hem güldüm hem de ağlamaklı oldum. 

Bilge Ulu: Biz de bunları yazalım. Zaten ufaktan yazmaya da başladık. Bu kitap bize örnek olsun.

Hep birlikte gülüştük.

Söyleşi böyle böyle, ekonomiden tutun hayatın nasıl ilerlediğine… Sürüp gitti. Ah Korona Vah Korona kitabı düşündürdü, söyletti.  Kitabın tüm yazarlarına, yayınevine teşekkürler. Söyleşiye katılan gençlere de…

Kitabın derleyeni Nevzat Süer Sezgin ve yaptığı çalışmalar hakkında bilgi almak isterseniz, görsele tıklayabilirsiniz.

Açık Kürsü'de yayımlanan içerikler, doğrudan yazarın kendi sorumluluğundadır.

Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun görüşlerini yansıtmayabilir.