Okul Öncesi Dönemde Uzaktan Eğitim Deneyimleri
Gülnaz Çağlayan, 13 Mayıs 2020
Okuma Süresi: 7 dakika
Küresel bir sağlık sorunu sebebiyle Mart ayının ortasında eğitime ara verilmesi öğrencilerimiz ile eğitime nasıl devam edileceği sorusunu akıllara getirdi. Sosyal medya üzerinden yapılan paylaşımlar; masal videoları, etkinlik örnekleri, online müze geziler, çocuk konserleri havada uçuşurken öğrencilerle göz göze gelebileceğimiz, duygularımızı paylaşabileceğimiz bir ortama ihtiyaç vardı. Sürecin de ne kadar olacağını ön göremediğimizden birçok etkinlik önerisini velilere sunmuş, öğrencilere görevler vermiştik. Ancak yeterli miydi? Elbette değildi. Süreç daha da uzatıldı. Belki de farkında değildik ama okullar çoktan kapanmıştı. Neyse uzatmayayım...
Okulumuzun sağladığı bir alt yapı ile öğrencilerimize kavuşacağımız haberi geldiğinde bu sefer de süreci nasıl yöneteceğimiz endişesi sardı hepimizi.
Elimizde ne vardı, bir sıralayalım:
Hiçbiri okuma yazma bilmeyen, bilgisayar kullanımı sınırlı, dikkat süresi belli düzeyde 5 yaş grubu 18 öğrenci,
Onlara eşlik edecek bir ebeveyn (Bu demek oluyor ki derste en az 36 kişiyiz:)
Sanki her şey işlerin zor gitmesi için yeterli bir sebepti. Ama öyle olmadı!
Öncelikle zümremle sıkı birkaç toplantı ile yol haritamızı belirledik. Hali hazırda kullandığımız Google Araçları derslerin planlanması aşamasını çok çok kolaylaştırdı.
Peki biz okul öncesi olarak normalde ne yapıyorduk?
Türkçe etkinlikleri ki bunlar kitap okuma, masal anlatma, öykü oluşturma vb. dil gelişimini destekleyici etkinlikler,
Matematik etkinlikleri yapıyorduk; sayma, ölçme, grafik çalışmaları, arttırma-eksiltme vb. bilişsel gelişime hizmet eden,
Fen etkinlikleri yapıyorduk; deneyler, gözlemler, vb.,
Okuma yazmaya hazırlık etkinlikleri; ses çalışmaları, görsel algı - dikkat çalışmaları, vb.,
Sanat etkinlikleri; kesme, yapıştırma, katlama, yoğurma, çizme, vb.,
Oyun etkinlikleri.
Pek tabii bunların hepsini yapabilirdik yine hem de onlarla birlikte…
Ve kolları sıvadık. Bir iş bölümüyle her şey çabucak hazırlandı ve halen de öyle devam ediyor.
Peki düzeni nasıl sağlayacaktık?
Derse başlarken yapmamız gereken tek şey tıpkı okulun ilk günlerinde olduğu gibi kural koymak oldu. Ekranda basit sembolleri öğretmekle başladık: Kamera ve ses butonu.
Kameramız her zaman açık olmalıydı ki birbirimizi görelim.
Sesimiz sadece konuşacağımız zaman açık olmalıydı ki birbirimizi rahat duyabilelim.
Bir de olumlu, olumsuz görüşlerimizi belirtmek için sesler kapalıyken beden dilimizle anlaşabilmeyi araç edindik. Bunun için de ellerimizi kullanmaya karar verdik.
İşte bu kurallar çok iyi işlediği sürece hiç sorun çıkmadı. Hatta bazen sınıf ortamından daha sükunette geçtiğini bile söylemek mümkün =)
Sınıf içinde hazırladığımız tüm etkinlikleri online olarak nasıl çevireceğimizi bulmak çok da zor olmadı. Bir tema çerçevesinde bütünleştirilmiş etkinlikler yapmak yerine kitap temelli etkinliklerle gitme kararı aldık. Derste yapacağımız her şeyin bilgisi veli mektuplarıyla ailelere ulaştı. Aynı zamanda haftalık derslerde kullanılacak malzemelerin de ayrı bir bilgilendirme ile tedarik edilmesi sağlandı.
Her haftanın bir kitabı ve bunlarla ilişkili birçok etkinliği oldu. Ama sorun şuydu. Kitap okurken internet bağlantısı kesilebilirdi, aksamalar olabilirdi. Bu nedenle kitapların filmlerini ve seslendirmelerini yapmaya başladık. Haftalık veli bültenlerinde de bunlara da yer verdik. Böylelikle derse gelen de gelmeyen de her zaman dinleyebilir, izleyebilirdi. En azından öyküleri…
Sonradan peşi sıra geldi diğer etkinlikler;
Arttırma da yaptık, eksiltme de. Bazen standart olmayan ölçü birimleriyle ölçtük bazen de sudoku oynadık. Sayma çalışmaları, grafik yorumlama, gruplama, eşleme, karşılaştırma bunları saymıyorum artık.
Deneyler de yaptık, videoda izlediğimiz bir deney-gözlem çalışmasına yönelik tartışma konuları da yarattık.
Kimi zaman hamurlarımıza şekiller verdik, kimi zaman origami yaptık, kimi zamansa çizim çalışmaları yaptık ve bunları birbirimize sunduk.
Olumlu yönleri ne oldu diyecek olursak…
Her şeyden önce bu belirsiz süreçte duygusal bağımızı güçlendirdik, hepimiz birbirimizden haberdar olduk.
Kendi aralarında birbirlerine merak ettikleri soruları sordukları için akran iletişimi gerçekleşmiş oldu.
Okuldaki rutinler yerine yeni bir düzen ve yeni bir rutin oluşmuş oldu.
Öğrenciler bilgisayar kullanımında çığır aştı =) Kendi profil simgelerini değiştirme, chat ekranından matematik sorularının cevaplarını sayısal olarak yazmaya başladılar, kısacası okulda öğrendiklerinden çok kısa sürede keşfettiler.
Akademik gelişim devamlılığı sağlandı.
Ebeveynler ne tür etkinlikler yaptığımıza şahit oldu. Genel olarak birçok etkinlik sonrası onlara neler yapabileceklerine ilişkin paylaşımlarda bulunduğumuzdan çocuklarıyla daha kaliteli zaman geçirebilmelerine rehber olmuş olduk, canlı canlı anında geribildirim :)
Her şeyde olduğu gibi olumsuz yönleri de yok değildi...
İnternet bağlantısı kalitesi yetersiz olduğunda seslerde kesiklik, görüntünün kapanması, söz isteyen öğrencinin görülememesi gibi sorunlar yaşandı ve halen yaşanabilmekte.
Söz alma sırasında hepsinin daha çok konuşmak istemesi, ancak zamanın da sınırlı olması nedeniyle daha az konuşma sırasının gelmesi,
Kişisel Verilerin Korunması yasası gereğince ders kaydı yapılamaması bu nedenle derse gelemeyen öğrencilerin dersi kaçırması gibi olumsuz yönler de yaşanmaktadır.
Benim açımdan da her çocuğun ekranını takip etmek, onun oradaki olumsuz duygusunu giderebilmek ya da ekranda görüntüsü var mı, kapanmış mı, konuşmak mı istiyor gibi birçok farklı süreci takip edebilmek gibi zor bir takip sürecim oluyor.
İşte dersler böyle akıp gidiyor.
Umarım en yakın zamanda normal hayatımıza geri döneriz.
Çünkü biz birbirimizi çok özledik...
Açık Kürsü'de yayımlanan içerikler, doğrudan yazarın kendi sorumluluğundadır.
Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun görüşlerini yansıtmayabilir.