Kalemler
Elif Bülbül, 4 Aralık 2025
Okuma Süresi: 8 dakika
Elif Bülbül, 4 Aralık 2025
Okuma Süresi: 8 dakika
Renkahenk Kitap Kulübü’müzün üçüncü buluşmasında Yaşar Kemal’in yazdığı, “Kalemler” adlı öykü kitabını konuştuk. Kitap Kulübü’ne katılan arkadaşlarımızın yaptığı yorumları ve incelemeleri derleyerek bir metin haline getirmek istedim.
“Kalemler” öyküsü; Yaşar Kemal’in 1952 yılında yazdığı ilk öykü kitabı olan ‘Sarı Sıcak’tan alıntılanmış. Kesme ve inceltme işareti kullanmayan yazarın çocuklar ve gençler için hazırlanan diğer kitaplarında olduğu gibi özgün imlasına sadık kalınmış. Öykü, Sedat Girgin tarafından resimlenmiş.
Renkahenk Kitap Kulübü
İstanbul martılarıyla ünlüdür. Yazarımız martıların yaşam kavgalarını ve mekân olarak İstanbul çöplüğünü anlatmakla öyküye başlıyor. Kentin betimlemesini ince ve güzel bir anlatımla okura aktarıyor.
Sivas Zara’dan İstanbul’a gelen Rüstem Çavuş’un on yıldır İstanbul çöplüğünde çalıştığını ve dört yıl önce ‘Çöpçü Çavuşu’ olarak yükseldiğini öğreniyoruz. Zengin bir mahallenin biraz uzağında aldığı arsanın üzerine evini yapmış. Hanımıyla beraber özene bezene süslemişler evlerini, ressamın elinden çıkmışçasına güzelleştirmişler. Rengârenk çiçeklerle bahçesini süslemişler, çitlerini boyamışlar. Karı koca bir sanat eserine bakar gibi beğeniyle evlerini izlerlermiş.
Rüstem Çavuş’un yokluktan var ettiği evinde biri kız ve bir oğlan çocukları vardır. Zengin mahallenin çocuklarıyla beraber aynı okula gitmektedirler.
Bu öykünün yazıldığı 1952 yılında devlet okullarında zengin ve yoksul ailelerin çocukları beraber okuyabiliyordu. Rüstem Çavuş’un en büyük hayali çocuklarının okuması ve yoksul olmaktan kurtulmasıdır.
“Bir kentin çöplerinden şehrin tüm eşyası çıkabilir: Kol saatleri, masa saatleri hem de yepyeni. Yüzükler, bilezikler, kolyeler hem altın hem de elmas. Kalemler, dolma kalemler, tükenmez kalemler. İstanbul çöplüğü, yoksul insanlarca ayıklanır ve içinden çıkan eşyalar çöpçüler arasında paylaşılır. Sadece kalemler paylaşılmaz. Onlar Rüstem Çavuş’un çocuklarına verilir. Çünkü onlar okuyacak, bey ve hanım olacaklardır.”
Kalemler anlaşılacağı gibi okumayı ve eğitimi anlatan metaforlardır. Çavuş’un kızı Neriman, beşinci sınıftadır. Pırıl pırıl bir evde, mutlu bir ailenin ferdidir. Babası her akşam torba torba kalem getirmektedir. Az veya hiç kullanılmamış hatta paketinin içindeyken çöpe atılmış kalemlerdir. Neriman için kalemler övünülecek bir hazinedir. Kızın içine bir derttir de.
Arkadaşlarına renkli hazinesini göstermek istemektedir. Ya arkadaşları bunları nereden buldun diye sorarsa? İşin doğrusunu söylemekten utanır. Bir yalan icat ederek komşusu olan kırtasiyeci Erol Ağabey’i dayısının oğlu olduğunu söylemeyi planlar. Erol Ağabey’i her gün ona yeni kalem getiriyor, şeklinde süsleyecektir yalanını.
Renkli kalemlerin bir kısmını okuluna götürür ve arkadaşlarına gösterir. Yalan ipinin ucu yumaktan çıkmıştır bir kere. Çektikçe yalanı uzamaktadır. Bakkalın oğlu Zühtü bozar her şeyi. Kaybettiği yeşil kaleminin Neriman’da olduğunu söyler öğretmenine. Öğretmen Neriman’ın çantasını açtırır. Bir torba kalemi gördüğünde şaşırır. Başöğretmen kızı evine yollar ve diğer kalemleri de ister. Kız hepsini getirir. Başöğretmen kalem kaybedenleri sıraya dizer, tarif ettirerek kalemleri sahiplerine verir.
Rüstem Çavuş mecburen okula çağrılır. Neriman kalemlerin çöpten çıktığı söylemesin diye yalvarır babasına. Kız ölesiye utanıyordur bu durumdan. Kendini öldürmekle tehdit eder. Babası kızının yalanına ortak olur. Okul müdürü Erol Ağabey’in adresini ister. Çavuş yalandan bir adres verir. Sonunda Neriman’ın hırsızlık yaptığına kanaat getirir başöğretmen ve kız okuldan atılır. Aile orada barınamaz. Geriye ölü ve yaslı boş bir ev bırakırlar. Haftalar geçer, evin güzelim sardunyalı bahçesini mahallenin çocukları yolmuş ve çiğnemişlerdir.
Güzel başlayan bir hikâye sonuna doğru okuru tepetaklak ediyor. Sert ve gerçekçi. Köy-kent, birey-toplum, yalan-gerçek, zengin-yoksul, temizlik-kirlilik gibi karşıtlıkları tartıştırıyor öykü. İstanbul zenginlik, çöplüğü yoksulluktur. Bu ortamda babanın kıza hediye ettiği kalemler umut ışığıdır.
Rüstem Çavuş kızının yalanına ortak olmasaydı, kalemleri çöplükten topladıklarını söyleseydi, ne olurdu? Başöğretmen ve sınıf öğretmeni işin üstüne gidip gerçeği kendileri çıkarsalardı, ne olurdu? Neden zengin ailelerin çocukları kalemlerini çöpe atmışlar? Okurken bir sürü soru geldi aklımıza. Çocuklarınızla okursanız öykünün yarım kalmış kısımlarını tamamlayabilirsiniz.
Rüstem Çavuş yanlış bir seçim yaptı. Hem kendilerinin hem de kızının geleceğini söndürdü. Öyküde ikinci çocuktan bahsedilmiş ama sonrasında onunla ilgili bir şeyler yazılmamış. Anne yirmi beş yaşlarında gencecik ve iki çocuklu bir kadın. Besbelli ki çocuk gelin olmuş. Toplumsal yaramızdır, çocuk gelinler.
Günümüzde kuyumcunun ve çöpçünün çocukları aynı sınıfta okuyamıyor. Çocukların tümü aynı koşullarda büyümüyor. Ancak her çocuk içinde bulunduğu koşullardan fazlasını hak eder. Yoksulluk utanç değil sistemsel bir sorundur. Çocukların sınıfsal ayrımcılıktan korunması gereklidir. Yargılayıcı toplum yapısı bireyleri dışlamaktan başka bir işe yaramaz. Öykü bizlere bunları anlatır.
Çöplükler de bir kentin diğer kimliğidir. Öykünün son paragrafıyla yazımızı bitirelim:
“Ben çöplükleri iyi bilirim. Rüstem Çavuş’tan dolayı. Çöplükler, şehirlerin tıpı tıpısına aynasıdır. Bir şehir pisse, aşağılıksa, kalleşse, acımasızca o şehrin çöplükleri bin misli pis kokar. Leş gibi. İstanbul şehrinin çöplüklerine martılar konar, çöplüğün üstü apak olur. Ve bu murdar çöplük martıdan gözükmez olur. Haa, bir de renk renk kalemler çıkar İstanbul çöplüklerinden. Altın yüzük çıktığı da olur.”
Kitapla ilgili detaylı bilgi için bağlantı linki: https://kitap.ykykultur.com.tr/kitaplar/kalemler#
Yaşar Kemal; Kalemler. Res. Sedat Girgin; Yapı Kredi Yayınları, 2016 (19.bs. 02.2025), 44s.
Hedef Kitle: İlk gençlik (10+)
Açık Kürsü'de yayımlanan içerikler, doğrudan yazarın kendi sorumluluğundadır.
Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun görüşlerini yansıtmayabilir.