Çocuklarda Dil Gelişimi ve Çocuk Edebiyatının Dil Gelişimi Üzerine Etkileri

Gülay Pamuk,  29 Ocak 2021
Okuma Süresi: 11 dakika

Dil, insanın var olmasından bu yana, onun; düşünsel, duygusal, fiziksel ve sosyal bir varlık olmasına aracılık eden yegâne bir değerdir. Edebiyat ise, dili estetik bir şekilde kullanma sanatıdır. Dil ve edebiyat her zaman iç içedir. Bu nedenle yaşamın her alanında, edebiyat, vazgeçilmez bir unsurdur. 

Peki, dilimizi böylesine güçlendirmek ve dolayısıyla düşünce evrenimizi genişletmek, neden bu kadar önemlidir?

Bireyler, kendilerini tanımayı, duygularını ifade etmeyi, dünyayı ve çevresinde olup bitenleri kavramayı, diğer insanlarla iletişim kuran sosyal bir varlık olmayı, eleştirel düşünmeyi, hayal kurmayı, eğlenmeyi, merak etmeyi en güzel şekilde edebiyat sayesinde öğrenir. Tüm bunlara sanatsal bir dokunuş olmazsa, ortaya kaba bir insan taslağı çıkar. Dili fakir, zihinsel faaliyetleri geri kalmış, duyguları sığ olan bu insan, edebiyatın önemini bize yeterince açıklar. 

Dil gelişimi

Erken çocukluk döneminin dilin kazanılmasında önemli olduğu ve herhangi bir nedenle dil gelişiminde geri kalınmasının tüm yaşamı etkileyebileceği dilbilimciler tarafından vurgulanmaktadır (Kol, 2011;1-21). Gelişimin en önemli evresi, çocukluk döneminde tamamlandığına göre, edebiyat da küçük yaşlardan itibaren çocuğun hayatında var olmalıdır. O halde, dil gelişimi için çocuk edebiyatının ne kadar önemli bir yere sahip olduğu ortadadır. 

Gelişim evreleri

Çocuk edebiyatının, çocuk gelişimine etkileri dört ana başlıkta toplanır. Bunlar; dil gelişimi, bilişsel gelişim, sosyal ve kişilik gelişimidir. Dil gelişimi konusunda araştırmalarıyla bilinen Vygotsky, dilin düşünce ile paralel geliştiğini vurgulamaktadır. Yani çocuğun dilsel gelişimi, bilişsel gelişimiyle beraber ilerler.

Bir çocuk, çocuk edebiyatıyla ne zaman ve nasıl tanıştırılmalıdır? 

Sever (2008;145)’ e göre, “Çocuk kitapları, 2-3 yaşından başlayarak, çocukların oynama, eğlenme, keşfetme gereksinimlerine yanıt veren; görsel ve dilsel özellikleriyle çocukla yaşam arasında bağ kuran, çocuğun ilgi ve beğeni alanına girerek çocuk için doğal bir öğrenme ortamı yaratan araçlardır.” Öyleyse çocuklar, çocuk edebiyatıyla, küçük yaşlarda tanıştırılmalıdır. Aslında yaşamın ilk yılında, bebek, annesinden veya bir büyüğünden duyduğu ninnilerle sözlü edebiyatla tanışmış olur. Ninnilerle büyüyen bebekler, kendini güvende hisseder. Zamanla taklit ve rol alma modeliyle de iletişimsel beceriler kazanır. 

Dilin kullanımında; jestler, alıcı dil ve ifade edici dil olmak üzere üç biçim vardır. Çocuklar ilk olarak sözlü edebiyatın ninni, mâni, tekerleme, masal, öykü ve bilmece gibi örnekleriyle tanışarak alıcı dillerini geliştirmeye başlarlar. Bu ürünler sayesinde çocuk, anadilinin dilbilgisini kavramaya başlar. Sesleri doğru çıkarmayı ve kelimeleri doğru telaffuz etmeyi öğrenir. Dili dinleyerek kuralları keşfetmeye başlar. Sesin ritmik, ahenkli ve eğlendirici yapısı çocuğa dinleme alışkanlığı kazandırır. Alıcı dili gelişmeye başlayan çocuğun, sözcük dağarcığı arttığı gibi; anlama, kavrama, çıkarımda bulunma ve sözel düşünme gibi bilişsel gelişim becerileri de gelişir. Böylelikle çocuk, ifade edici dil gelişimiyle beraber, düşüncelerini en iyi şekilde ifade etmeyi öğrenecek, bu sayede akıcı ve doğru bir şekilde konuşacaktır.

Nasıl olmalı?

Çocukların yaşam deneyimleri sınırlıdır ve düşünme becerilerinin gelişimi devam etmektedir. Dolayısıyla onlar için yazılan edebi ürünlerde, yetişkinlerinki gibi anlam karışıklıklarına yol açan ifadeler olmamalıdır. Oldukça basit, yalın, içten ve doğrudan bir anlatım tercih edilmelidir. Süslü, bol sıfatlı, dolaylı anlatımlar, çocuğu sıkar ve kitaplardan uzaklaştırır. Bu nedenle çocuk kitaplarının, çocuğa göre olmasını belirleyen en önemli unsurlarından biri, dilinin doğru kullanılmasıdır.

Gönen (2004;7)’ e göre, Kitabın dil gelişimine yardımcı olabilmesi için; çocuklara bol resimli kitap okunmalı, çocuk kitaptaki resimleri anlatmaya, kitapla ilgili olarak sorulan soruları cevaplamaya, yarım bırakılan cümleyi tamamlamaya, yarım bırakılan kitabı anlatmaya, daha sonra da kitabı kendi cümleleriyle özetlemeye teşvik edilmelidir. Bunlar, edebiyatın çocukların dil gelişimini güdüleyip, uyaran yollarıdır. Çocuk edebiyatının zengin kaynağına dayanmayan dil programının kuvvetsiz kalıp gelişemeyeceği unutulmamalıdır.” 

Yaşlara Göre Dil Gelişimi

1-2 Yaş Dönemi:

İki sözcüklü cümleler kurabilir. Olumsuz ve soru cümleleri oluşturabilir. Bu dönemde çocuk, kitaba dokunmayı, gerekirse ağzına almayı, sayfaları karıştırmayı, resimlere bakmayı ve böylelikle ailesiyle sağlıklı bir şekilde vakit geçirmeyi öğrenir.

2-3 Yaş Dönemi: 

Dil gelişimi oldukça hızlıdır.3-4 sözcüklü cümleler kurabilir. Kelime dağarcığı, zengin uyaranlarla 1000 sözcüğe ulaşabilir. Bu dönemde, oyuncak kitaplar, ABC kitapları, sesli kitaplar gibi özel hazırlanmış ürünlerle, çocuğun ilgisinin kitaba çekilmesi sağlanabilir. Çocuklara bol resimli kitaplar okunmalı, resimlerdeki tanıdık nesne veya canlılar gösterilerek veya sorularak, çocuğun kavraması geliştirilmelidir; “Bak kırmızı bir top”, “Topu bir kedi mi kovalıyor?” “Kedi nereye gidiyor olabilir?” gibi.

3-4 Yaş Dönemi:

3-4 veya daha fazla sözcükten oluşan cümleler kurabilirler. Dili, kendilerini ve duygularını ifade etme aracı olarak kullanmaya başlarlar. Bu dönemde çocuklar, dili doğru kullanımları ve dilbilgisine uyumları açısından dikkat çekerler. Resimli kısa öyküler içeren kitaplar okunarak, resimlerdeki insanların davranışları anlatılmalıdır. “Yeşil gömlekli adam kitap okuyor,” gibi.

4-5 Yaş Dönemi:

Sözcük dağarcıkları artmıştır. İletişime önem verilen ortamda büyüyen ve zengin çocuk edebiyatı ürünleriyle karşılaşan çocuklar, 2500 kelimeye kadar sözcük dağarcığını geliştirebilirler. Bu dönem çocukların, “ne?”, “niçin?”, “nasıl?” gibi sorular sorduğu, meraklarının arttığı, düşsel evrenlerinin genişlediği bir dönemdir. Çocuk edebiyatı ürünlerinden yaşlarına uygun olan masal ve bilmece ve şiirlerin olduğu resimli kitaplar okunmalıdır.

5-6 Yaş Dönemi:

Yetişkin düzeyine yakın karışık tümceler kurabilirler. Kendilerini özgürce ifade etmek isterler. Düzeylerine uygun masal, şiir, bilmeceler, tekerlemeler okunabilir, çocuk bunları ezberleyebilir. Yazıyla ilgilenmeye başlarlar. Adlarının yazmak hoşlarına gider. Kavramların harfle imgesel ifade edilişini anlarlar.

6-8 Yaş Dönemi:

Bu dönemde sözcük dağarcıkları giderek zenginleşir. Çocukların okuma alışkanlığını başladığı dönemdir. Dil ve içerik yönünden doğru ve çocuğa göre olan nitelikli çocuk edebiyatı ürünleri çocuğa sunulmalıdır. Çocuğun ilgisine yönelik olan kitap seçimi, onun başka kitapları da okumaya yönlendirecektir. Bu dönemde kitap okuduktan sonra, içerikle ilgili olarak çocukla konuşulmalıdır.

8-10 Yaş Dönemi:

Bu yaşlarda çocuklar, 5-10 kelimeli cümleler kurabilirler, bazı söz sanatlarını kullanabilirler, cümlelerini deyimlerle zenginleştirebilirler. Dili doğru kullanarak, etkili anlatım tekniklerini uygulayabilirler. Çocuğun okuma kültürünün devamı için ve anadilinin kurallarını ve anlatım gücünü kavraması için doğru kitaplarla karşılaşması önemlidir.

10-12 Yaş Dönemi:

Anlamsal olarak girişik, yan tümcelerin de kullanıldığı yargılar oluşturabilir. Bu dönemde çocuk, farklı edebi türlerinin zengin içerikleriyle buluşturulmalıdır.

Bazı Edebi Türlerin Çocuklara Kazandırdığı Dil Özellikleri

Masal:

Masal, barındırdığı olağanüstü ögeler sayesinde, her şeyden önce çocuğun hayal dünyasını zenginleştirir. Özellikle, “Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde…” gibi tekerlemelerle başlaması, çocuğu masal dinlemeye heveslendirir. Masal, içerdiği farklı kelimeler, deyimler, atasözleri sayesinde çocuğun dilsel gelişimine oldukça büyük katkılar sağlar. Masallarda dil, yalındır, betimlemelere az yer verilir ve hareketli bir dil kullanılır. Yavuz (1997:439)’a göre, “İkilemeler, pekiştirme sıfatlarını, tezlik, sürerlik ve yaklaşma fiillerini, ses taklidi sözcükleri, deyimleri, atasözlerini, duaları, bedduaları ve birbirinden güzel renkli, inceliklerle yüklü halk dili söylemlerini anlatım biçimlerinde barındıran masallar, bireye yalnızca dilinin tadını vermekle kalmaz, sanatçıların, yazarların gelecekte o dili geliştirip edebi-sanatsal ürünler vermelerine de katkıda bulunur.”

Rae Lynn McArthy, yaptığı bir araştırmada: “Eğitimcilerin hikâyelerle ve masallarla yetişmiş çocukların bunları hiç duymamış veya kendisine hiç masal anlatılmamış ve hikâye okunmamış ailelerden gelen çocuklara göre dil kullanımı açısından daha avantajlı durumda olduklarını” belirlediğini öne sürer.

Öykü:

Gerçekçi edebiyat türlerinden olan öykünün, çocuğun dünyasına hitap eden, öğreticilikten uzak bir yazın olması esastır. Öyküde çocuk, kendini bulur. Kahramanın başından geçen olaylar onun kişilik gelişimine ve sosyal gelişimine katkılar sağlar. Öyküde dilin; yalın açık, anlaşılır olması, anadilinin dilbilgisi kurallarını ve anlatım gücünü iyi bir şekilde yansıtıyor olması gerekir. Bu şekilde çocuğun okuma, yazma eleştirel düşünme becerilerine katkı sağlaması beklenir.

Şiir:

Şiir, çocuğun duygusal yönünü zenginleştirir. Sözcüklerin sihirli diziliminin yarattığı ahenk, az sözle çok şey anlatan imgesel dokunuşları, çocuğun ruhunu besler. Küçük yaşlarda şiirle tanışan çocuğun duygusal zekâsı ve dünyayı kavrayışı, dilin bu en özel kullanım şekli sayesinde gerçekleşir. Şiirde; ikilemeler, yansımalı kelimeler, devrik cümleler, ritmin kazandırdığı işitsel anlamlar sayesinde, çocuğun dil gelişimi zenginleşir.

Bilmece:

Bilmeceler, çocuğu bulmaya, bildiklerini hatırlamaya yönlendiren zekâ oyunlarıdır. Bilmecelerde tekrar kelimeleri, benzetmeler, yansıtmalar bulunur. Çocuk bir yandan eğlenirken, bir yandan da kelimelerin ardındaki gizemli anlamları çözmeye çalışır. Sever (2008;148)’e göre, “Bilmeceler, dilimizin tasarlamaya yatkın anlatım özelliğini, dil ve düşünce arasındaki güçlü ilişkiyi, Türkçe sözcüklerin çokanlamlılığını yansıtan dilsel özelliklerdir.”

Çocuk edebiyatının nitelikli ürünleriyle, doğru bir şekilde buluşan çocuklar, dillerini en doğru şekilde öğrenerek; insanı ve yaşamı daha iyi anlayacaktır. İyi bir okur yazarlık eğitimi almış, okuma kültürü kazanmış, eleştirel düşünebilen bireylerin oluşması için dilin gelişimine önem verilmeli ve bu konuda ebeveynler, öğretmenler bilinçli olmalıdır. Okul dönemindeki çocuklar, müfredata uygun bir şekilde, sürekli öğretici metinlerle eğitim görmektedir. Çocukların ilgisini çekmek ve dikkatini kazanmak için, çocuk edebiyatını öğretici metinler içinde kullanabiliriz. Örneğin, dilbilgisi kurallarını bir öykü içinde anlatarak, çocuğa ezberle değil, dilin anlam gücünü kazandırarak öğretebiliriz. Bu nedenle öğretmenlerimize bu konuda çok iş düşmektedir. 

Kaynakça

Açık Kürsü'de yayımlanan içerikler, doğrudan yazarın kendi sorumluluğundadır.

Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun görüşlerini yansıtmayabilir.