Çocuk Kitapları Seçiminde Çocuğa Görelik İlkesi

Sülbiye Yıldırım10 Ocak 2022
Okuma Süresi: 8 dakika

Düşünsel katılımı zorunlu kılan okumak edimi, eleştirel bir düşünce biçimini oluşturmuş, çağdaş, demokratik bireyler olabilmenin koşuludur. Kitaplar sayesinde oluşan bu süreç çocukluktan başlar, hayal gücünü besleyerek duyusal ve düşünsel bütünlük sağlanmasına yardım eder, yaşam boyu sürer.

Okumayı öğrenmeden önce anne babaların çocuklarına okudukları kitaplarla çocuklar arasında kurulan dolaylı ilişki, çocuğun okumayı öğrenmesiyle birlikte birebir ilişkiye dönüşür. Kitapla kurulan bu ilişkinin sağlam ve kalıcı olması ise seçilen kitapların niteliğiyle yakından ilişkilidir. Kitap seçimi, ilerleyen yıllarda okuma alışkanlığının şekillenmesinde büyük rol oynar. Bu önemli seçimi yaparken dikkat edilmesi gereken bazı ölçütler vardır. Bu ölçütler, çok çeşitlilik gösteren çocuk kitapları dünyasında seçim yaparken yardımcı olur. 

Her şeyden önce seçilen kitaplar dili, içeriği, yazma biçim ve resimleriyle çocuğun ilgi alanına ve yaşına uygun olmalıdır. Profesör Selahattin Dilidüzgün’ün, “Çocuk yazını, okul öncesi zaman dilimi ile çocuğun ergenliğe ulaştığı döneme kadar olan bir zaman dilimini kapsamaktadır. Yani 3-4 ile 12-13 yaşlar arasına yönelik, yazınsal ve düşünsel nitelikleri olan kitaplar çocuk kitapları ya da yazını olabilir.”* saptaması, yaş konusunda anne babalara için yol gösterici bir belirlemedir. Ebeveynler çoğunlukla çocuğun ilgi alanına göre en doğru kitabı seçebilme konusunda kararsız kaldıklarından şikâyet ederler. Onlara bu konuda yardımcı olacak ölçüt ise "Çocuğa Görelik" ilkesidir. (*Selahattin Dilidüzgün / Çağdaş Çocuk Yazını)

Çocuk ancak kendi gerçekliğini önemseyen, kendisini bir birey olarak duymaya ve düşünmeye çağıran yapıtlarla ilişki kurarak gelişebilir. Bunu sağlayacak çocuk kitabının en önemli özelliği, “Çocuğa Görelik” ilkesi ışığında yazılmış olmasıdır. Bu özellik gözetilerek yazılmış kitaplarda çocuğa ilginç gelecek konular onun duygu ve düşünce dünyasını devindiren, rahatça okuyup anlayabileceği dil ve biçeme sahiptir. Ayrıca kurgusunun ve olay örgüsünün de çocuğa göre olmasına özen gösterilmiştir. Tümceler kısa, dil yalındır. Türkçenin zenginliğini, olanaklarını kullanır, yansıtır. Anlatım canlı, akıcıdır. Sanatsal değerler, şiirsel duyarlılık taşır.

Çocuğa görelik ilkesi çocuk dünyasını dikkate almayı ve gerçekçi anlatımı zorunlu kılar. Gerçekçi anlatımla, gerçek ya da fantastik bir kurguya sahip edebi yapıtta, çocuğun düzeyine uygun soyutlamayı yaparak gerçeklerle hesaplaşan sanatsal ürünler ortaya koyabilmiş olan kitaplar söz konusu edilmektedir. Bu kitaplarda yazarın gerçekliği çocuğun gerçekliğiyle örtüşür.

Edebiyat sadece eğlenmek için değildir, aynı zamanda okurun kendini fark etmesini sağlar. Kendini fark etme çocukken daha kalıcıdır. Çocuğa görelik ilkesinin önemli bileşeni olan gerçeklik olgusu da bu anlamda çocuğa gerçek dünyayla kurduğu bağın sağlıklı olmasında yardımcı olur. Yapıtlarda kurulan dünya, ele alınan konular ve kullanılan dil çocuğun kendi yaşamında karşılaştığı türden sorunları içermelidir.

Bu olgudan hareketle yazar, yazacağı çocuk kitabında yaşamı bütün yanlarıyla yazabilir, yaşama dair her şeyden söz edebilir, etmelidir de. Önemli olan bunu “Çocuğa Görelik” ilkesini gözeterek yapabilmektir. Yazar yapıtında kullandığı dilden başlayarak; çocuk bakışını, çocuk algısını ve çocuğun dünyasını kurgusunda kullanabilmesi zorunludur. Çocuklaşmadan, çocuğa göre yazabilmektir önemli olan. Çocuğun kültür gelişimine, düş gücünün gelişmesine, okuma alışkanlığına katkıda bulunacak nitelikleri içermelidir. 

Teknolojik gelişmelerin yaşamımızın her alanında çok etkili olduğu çağımızda, internet ağının yaygınlaşması, televizyonu en etkili iletişim aracı kıldı. Bilgisayarlar, tabletler eğitim alanının bir parçası haline geldi. İnternet erişimi, onların da günlük yaşamının bir parçası artık. Dünyada olup biten olumlu, olumsuz bütün olaylar onların da görüş alanına anında ulaşıyor. Savaş, ölüm, taciz, deprem gibi yaralayıcı olayları birebir deneyimliyorlar ya da kitle iletişim araçlarından izliyorlar. Yaşamın güzel yanlarıyla olduğu kadar yaralayıcı olumsuz yanlarıyla da tanışıyorlar. Yaşam; olumlu ve olumsuz bütün yanlarıyla onların da görüş alanı içinde. 

Bütün bunlardan yola çıkarak, yazar kendi bilgi ve birikimi sonucunda dert ettiği yaşam sorunsalını, çocuğa görelik ilkesi ışığında tartışmaya açtığı ve kitapta tartıştığı biçimini, yine çocuğa görelik ilkesine göre kurguya yansıttığı ölçüde başarılı bir çocuk kitabı ortaya çıkarabilir. Çocuğun doğası, bakış açısı, dil ve anlam evreni, ilgi ve gereksinimleri konusunda yeterlilik içerisinde oluşturulmuş çocuk kitabı çocuğu olduğu kadar yetişkini de içine çeker. Kitabı değerli yapan da budur. Çocuklar kadar yetişkinler de kendini bir çocuk kitabını okumaya kaptırabilmelidir. Bu yüzden seçilecek kitabın çocuğa uygun ama “çocukça, çocuksu” olmamasına dikkat etmek gerekir. 

Çocuk ne kadar küçük yaşta okuma alışkanlığı kazanır, okuma çeşitliliğini oluşturulursa o kadar düşünme ve muhakeme becerisi zenginleşir. Okuma alışkanlığı kazanan bir çocuk; sorgulayan, araştıran, merak eden, tartışan, sağlıklı düşünen birey olma yönünde adım atmış olur. Çünkü sorgulamak ve merak etmek insan olmanın, toplumsal bilinç oluşturmanın, yaşam karşısında sorumluluk yüklenmenin ön koşuludur. Bütün bunların sonucunda çocuklar, ilerleyen yıllarda değiştirme ve dönüştürme gücünün farkında olan, sorumluluk sahibi bireyler olarak daha bilinçli bir yaşam oluşturulur.

Nitelikli bir çocuk kitabı anne ve babaların da gelişimine yardım eder. Çocuğunu tanımanın, anne ve babalığını değerlendirebilmenin, çocuğuyla sağlıklı iletişim kurabilmenin yollarından biridir çocuk kitabı okumak. Çünkü nitelikli çocuk kitabı, çocuğun dünyasını yansıtmayı başarabildiğinden, yetişkinleri çocukla tanıştırır. Onun bakış açısını, dünyayı algılayışını ve değerlendirmesini yansıtan özellikler taşır. 

Prof. Dr. Selahattin Dilidüzgün’ün sözleriyle; “Sanat bir yüzleşme aracıdır. Duygu ve düşüncenin önünü açmak sanatın görevidir.” Bu özellik birer sanat ürünü olan, nitelikli çocuk kitaplarının da özelliğidir. 

Açık Kürsü'de yayımlanan içerikler, doğrudan yazarın kendi sorumluluğundadır.

Eksi 18 Edebiyat Topluluğu'nun görüşlerini yansıtmayabilir.